Söyleşi
Lara: Merhaba Berk bu gün seninle modern insan hakkında konuşmak istiyorum.
İlk olarak modern insan nedir?
Berk: Modern insan en ileri ve en donanımlı insandır. Modern insan, kendinden önceki her medeniyetin her insanın getirdiği bilginin üstüne bir şey koyan önceki bilgileri hem silen ve yeniden canlandıran insandır. Şimdi nasıl medeniyet bir duvar, duvar gibi düşünelim medeniyeti. O duvara her aydın her alkolik her sapık bir tuğla koyar. O medeniyet duvarını büyütür. O duvar tepeye doğru ilerlemeye başlar her tuğlayla beraber o tepedekiyle güneştir tanrı da diye biliriz insan üstüdür. Medeniyet aslında insan üstüne doğru ilerler medeniyet. Peki bu nasıl olur? Şöyle düşünelim ben bu kitaba baktım ki bu beyaz sonra sen dedin ki hayır bu krem rengi. Aslında böyle yeni bir şey yaratın hiç olmayan bir yerden sıfırdan yaratmadın aslında temeli belliydi. Ama sen geliştirdin onu ve bir yandan beyazı öldürmüş oldun. Artık beyaz daha güçsüz. Ama krem rengi doğdu. Şöyle düşünelim sürekli insanlar bir şeyi yaratıyor. Bir şeyi değiştiriyor aslında sıfırdan yaratmıyor yaratma kelimesi burada kullanmak yanlış. Bir şeyleri değiştiriyorlar çünkü insan yaratamaz çünkü insanın yaratma kabiliyeti yoktur. İnsan daha önce ne söylediyse ancak onu değiştirebilir. Biraz daha farklı gözükür, biraz daha değiştirir. Ama yaratmak insan üstü bir şeydir. Şimdi modern insan değiştirendir ama ben modern insanı bu tabiriyle kullanmayacağım. Modern insan derken ben bunu anlamıyorum. Modern insan dediğin şey aslında şudur, modern insan taklit eder. Günümüz toplumundaki insandan bahsedeceğim. Modern insan taklit etme üzerine yaratılmış bir oyun oynar aslında. Modern insan derken bu dönemden bahsetmiyorum aslında her dönemden bahsediyorum. Modern insan derkende aydınlardan bahsetmiyorum. Aydınlar farklı bir yerde onlar üst insandan daha yakın olan bir yerde çünkü onlar değişimi arayanlar aslında. Değişimi arayan vardır bide dinleyen vardır. Arayan insan ahlakı bulabilecek lan insandır. Bulan değildir. Ahlak bulunamaz ama ahlakı bulabilecek potansiyeli olan insan vardır. Normal insansa normalar içinde yaşamak zorunda olandır. Modern insan derken kastettiğim şey normlar içeresinde yaşayan insan.
Lara: Peki, modern insanın fikirleri, akıl yapısı hakkında ne düşünüyorsun.
Berk: Modern insan değişmez ama modern insanın sıfatları yenilenir. Eskiden herhangi bir eskiden olabilir ama bu toplumdan topluma değişir ama genel kavram olarak bilim devriminin başlangıcıyla diyebiliriz. Aslında saçmalık ama şöyle düşünelim. Bilim devriminden önce insanlar yani modern insanlar din üzerine kurulu bir düzende yaşıyordu. Mesela padişah ferman verdi fetva verdi dedi ki şu günah. Dedi ki çerçevesiz gözlük takmak günah. Bundan sonra takanın kafası kesilecek. Kimse artık çerçeveli gözlük takamaz. Daha sonra kuran da diyor ki alkol içmek haram. Müslümanım diyen insan artık alkol içmiyor dimi. En azından düz mantıkla bakıldığında. Daha sonrasında incilde de diyor ki tek ayağının üstünde 30 dk. kadan fazla durmak günah. hristiyanlar tek ayaklarının üstünde 30 dk kadan fazla durmuyor. İnsanlasın eylemlerini insanların fikirlerini şekillendiren temel faktörler din ve siyasal iktidar da. Siyasal iktidarda zaten çoğunlukla din temelidir. Din hem iktidara iktidar gücünü hem de insana düşünce bahşetmişti aslında. Daha doğrusu eyleme geçme. Düşünmenin sınırlarını ve eylemin sınırlarını belirliyordu aslında. Günümüz modern insanından bahsedersek klişe aslında ama işte eskiden çok kapalıydı eskiden din her şeyi belirliyordu artık din yok akıl var. Artık bilimle biz yolumuzu belirliyoruz artık hukuk var artık adalet var. Saçmalık!!! Deli zırvası. Deli zırvası bile değil çünkü delilerin kendi fikirleri olur. Bu şu benim her gün gezdirdiğim goldenın zırvalayacağı kadar büyük bir zırva.
Lara: O kadar bile değil.
Berk: O kadar bile değil. O en azından arada sırada havlıyor. Bana karşı geliyor. Arada sırada tasmasını çektiriyor. Bu zırvayı anlatan insanlar. Tasmasına o kadar bağlı ki hatta tasmaları var elbette var ama tasmaları olmasa bile tasması çıktığı anda hemen sahibinin peşinden koşar. Dilini çıkartır. Modern insan. Dili dışarda bir goldendır. Çok tatlı çok sevimli gözükür. İşte çok anlamlı gözükür bazen Ama aslında anlam yoktur. Ortada ittihat vardır. İttihat üzerine kuruludur insanın düşünce ve eylem yapısı çünkü beyin tembeliği çok sever. Beyin oturup da belli kuraların olmasını sever. Çünkü beyin belli kurallar olduğu zaman yaşama şansının yükseldiğini sanıyor. Mesela beyin gündelik rutinleri sever. çünkü beynin esas amacı seni canlı tutmak. İlkel şekilde gelmiş içgüdülerdir aslında. O yolu kullanırsam ölmem diyor aslında yüzkez geçtim ve yüz birinci kez geçtikden sonra ölme ihtimalin çok düşük diyor o yüzden o yolu kullanıyor diyer yolu kullanmak istemiyor. Sürekli bunu yapıyoruz. Çocukludan beri bize tanıdık olan şeyler hep etrafımızda oluyor zaten. Toplumun normları diyorum ben bunlara zaten öyle. Normlar etrafımızda olunca insan böyle bir rahatlıyor. Bir sakinlik oluyor ve düşünmeye ihtiyaç duymuyor o yüzden. Benim için bir sıkıntı yok diyor. Evimdeyim diyor. Bu normları görünce tasmam takılı diyor. Sahibim yanımda. Sahibimin sözünü dinlersem sıkıntı olmaz diyor. Bu yüzden insanlar normların dışına çıkmak istemiyor. Normların dışına çıkarsa ölme riski var çünkü. Öldürme riski var. Sahibine baş kaldırmaya korkuyor. Mutlu olmak istiyor aslında. Normlar mutluluk getirir ama on katıda mutsuzluk getirir. Normlar sana mutluluğun formulünü verir ama nasıl yapıcağnı söylemez. Peki senin için işe yarıyacak mı? Modern insan ahlaksızdır çünkü norm ile ahlak zıtlardır. Ahlakı kendin yaratman gerekir. Normlardan oluşan ahlaka normcuk denir.
Lara: Okul kurallarına uymak gibi.
Berk: Gibi okulda sana kalemtraş çöpünü yere atma denir ve sen bunu evde yaparsam bu norcuk olur normcuklar böyle oluşur. Ama sen bunu sorgulamazsın çünkü ahlakın u olduğu sana öğretildi. Sorgulamayan bir insan asla ahlaka ulaşamaz. Ayaklanmak ahlaklı olmaktır.Karşı çıkmak ahlaklı olmaktır. ama doğru yanlış bilemeyiz. Kimse bunu belirleyemez. ahlaklı ya da ahlaksız bunu sadece insanın kendisi belirleyebilir. Hukuk bu yüzden ahlaksızlık dizelerinden oluşur. Hukuk bu yüzden normdur. Tasmasından korkan asla ahlağa ulaşamaz. Aristo çok güzel der politik bir hayvan. Ama bu omu destekler ama. Politik bir hayvanın işi norma uymaktır. İnsan kendi kendineyse o vahşi bir hayvandır bu üç guruba ayrılır politik hayvan vakşi hayvan politik hayvan insandır. Toplumsal bilinçle oluşur politik hayvan. Bizim üstünlüğümüz evcil hayvan olmakdan gelmektedir. Asıl ahlaklı olan vahşi hayvana yakın olandır. Aslında birisi sana hayvan derse bu bir hayaret değildir. İltifatdan da fazladır. Bu gururla taşınacak bir rozetdir. Bana hayvan Berk denilmesilden ben gurur durarım. Ben hayvan olmak istiyorum.
Lara: Platonun Devletindeki normlar nasıldır?
Berk: Normlar değişmez sadece adapte olur. Herkes normlara karşı gelirse o zaman devlet diye bir şey olmaz kaos olur. Anarşizm olur aslında.
Lara: Peki ütopya da nasıl olur.
Berk: Benim bir ütopyam daha yok. Ütopyalar döneme göre değişir. Ütopyalar da dönemseldir. Medeniyetler yıkılır ama yerine yine konulan medeniyet de tek değişen şey simasıdır.
Son söz: Bu güne kadar nerdeyese her modern insanın bu günlerde hala devam eden sadece terimsel olarak gelişmiş bir yanılgısından bahsedelim. İnsanın en merkezde olduğu yanılgısı. İnsanın kutsal ve tanrıya en yakın canlı olduğu yanılgısı aslında az önce söylediğimiz her şeyi tersleyen bir hareket politik hayvanın zıtı olan. Spectacle de la nature'de Saygıdeğer Başrahip, Saygıde ger Şovalye'ye yıldızların yeryüzü için, yeryüzü ile hayvanların ise insanoğlu için yaratılmış olduğunu söylüyor. Fakat minik yerküremiz diğer gezegenlerle birlikte Güneş'in etrafında geze döndüğüne; yıldızların düzenli ve orantılı hareketleri insan lar olmadan da sonsuza dek sürüp gidebileceğine; ufak genimizde benzerlerimden çok daha fazla hayvan olduğuna göre, bana kalırsa Saygıdeğer Başrahip her şeyin kendisi için yaratıldığını söyleyerek böbürleniyor ve haddinden fazla iz zetinefis sergiliyor. Ben insanoğlunun, savunmasızken daima hayvanlara yem olduğunu, öldükten sonra da yine hepsine yem olduğunu gördüm. Bu yüzden Saygıdeğer Başrahip ile Saygıdeğer Şövalye'nin doğanın kralları olmalarını anlamak ta güçlük çekiyorum. Kral olmak şöyle dursun, sonsuzluğun ortasında tek bir noktaya sıkışmış, etrafımı saran her şeyin kölesi olan ben, işe kendi kendimi aramakla başlıyorum.
Bu kısaltılmış bir halidir.
Comments
Post a Comment